Münih'in en seveceğim Alman şehri olacağını, her zaman bir şekilde biliyordum. Üstelik hoşuma giden birçok Alman şehrinde bulundum. Eminim Noel döneminde bu şehri ziyaret etmenin benim izlenimim üzerinde büyük etkisi oldu.
Aralık ayının dondurucu soğuklarına ve sık sık donuk ve yağışlı havaya rağmen, merkezi Marienplatz'daki ünlü Münih Noel Pazarları tam hayal ettiğim gibiydi. Meydana adım attığınız anda, zencefil, şeker ve sıcak şarap kokusu sizi içeri çekiyor. Kırmızı ve yeşil renk dekorasyonların güzel birleşimi, Noel aydınlatmaları, meydanin etrafındaki belediye binası ve bu binanın balkonunda şarkılar söyleyen koro, küçük zencefilli ev kurabiyesi şeklindeki stantlar ve kulübeler, Stachus, Fraunkirche ve Glockenspiel sanki bir masal kitabından çıkmış gibi. Almanlar Noel’e nasıl gideceklerini biliyorlar. Noel’den sonra en geç 26 Aralık’ta da bu pazarlardan meydanda tek bir iz bile bırakmıyorlar. Dolayısıyla en geç Noel akşamı öncesi, yani 24 Aralık’tan önce bu pazarları gezmek en iyisi.
Münih, Marienplatz'ın ötesinde, güzel mimarisi ve şık, üst düzey caddeleri ile zengin bir şehir. Daha modern bir Promenadenplatz da uğramaya değer. Müzeler, opera binası ve tiyatrolar güçlü bir geçmişin ve bugünün kalıntıları. Yine de bu bölgenin ülkedeki sağ kanat aşırılığının merkezi olduğunu unutmak zor.
Şehir dışına arabayla bir saat uzaklıktaki Instagram ünlüsü Neuschwanstein Şatosu’nun, Uyuyan Güzel ve Külkedisi filmlerinin yapımında Disney'e ilham verdiğini biliyor. Bavyera kırsalında ziyarete daha da değer olan bir koy ise Oberammergau köyü. Bu köyün de birçok filmde Disney'e ilham verdiği söyleniyor. Nedenini anlamak zor değil. Burada kuşkusuz dünyanın en güzel Noel dükkanına rastladık. Bu konuda iddialıyım. Noel’e nasıl girileceğini en iyi Almanlar biliyor.
Bavyera geniş bir bölge ve birçok şirin köy ve çarpıcı doğa ile çevrili. Noel için yapılan zencefilli ev kurabiyelerinin tasarımının ve Hansel ve Gretel'deki cadının şeker kulübesinin bu bölgedeki evlerden ilham alınarak yapıldığından emindim.
Bavyera Avusturya'ya oldukça yakın. Mozart’ın şehri güzel Salzburg arabayla sadece birkaç saat uzaklıkta. Oldukça küçük olsa da, bence Salzburg, Avusturya kültürünü kavramayı kolaylaştırıyor. Altstadt (Eski Kent), Alter Markt, Residenzgalerie, Mirabelle Sarayı, Linzergasse ve Gstattengasse, şehrin güzel alanları. Çocukları manzara ve tarih konusunda eğitirken ve arabada eğlendirmeye çalışırken, Neşeli Günler’in müziğini kendimize hatırlatmamız için bir fırsat doğdu. Çocuklar filmin müziklerine bayıldı. Gezi sırasında en az yüz kez “Do-Re-Mi”, “En Sevdiğim Şeyler”, “Yalnız Keçi” şarkılarını dinlemiş olmalıyız. Rüyalarımızda bile şarkıları duymaya başladık.
Salzburg ayrıca dünyaca ünlü Hallstatt köyü ve Zell Am See, Kitzbuhel ve Kaprun gibi dağ kayak merkezlerine günübirlik geziler için elverişli bir merkez. Hepsi Salzburg’a 1 saatin biraz üstünde uzaklıkta. Yollar, şiddetli kar yağışı sırasında bile kesinlikle harika ve güvenli.
Hallstatt inanılmaz derecede kalabalık. Hiç şüphe yok ki güzel bir köy; ancak kitle turizmi bir şekilde cazibesini kaybettiriyor. Şahsen Salzburg çevresindeki diğer sessiz köylerden daha çok etkilendim; ille de köylerin kendisinden değil, göllerinin ve dağlarının güzelliği ve dinginliğinden çok hoşlandım. Walchsee bunlardan biri.
Ünlü Avusturya Kraliçesi Sisi'nin doğum yeri olan Zell Am See, güzel bir göl ve kayak alanlarına sahip bir kasaba. Arap turistlerin tercihi kayak merkezi. Kasaba 20. yüzyılın başlarından bir his taşıyor.
Kitzbuhel ise bir peri masalı gibi. Öncelikle, kayak pistleri her yaştan çocuk için birçok harika seçenek sunuyor. Küçük şehir merkezi güzel pastel renkli binalarla dolu. Zencefil, şeker ve sıcak şarap kokusu etrafı sarıyor. Güzel at arabaları da büyülü bir ortam yaratıyor, şahsen ben asla bunlara binmesem de.
Sonuçta, Almanya’nın Bavyera bölgesi, Salzburg ve çevresi, Noel ve Yeni Yıl sezonu için harika rotalar. Tam hayal ettiğim gibi.