top of page

Sapanca, Abant, Kartalkaya


İstanbul hatta Ankara’dan uzun bir hafta sonu kaçamağı arzulayanlar için aslında oldukça bilinen adresler arasında Sapanca, Abant Gölü, Yedigöller ve Kartalkaya. Yılın her mevsiminde doğanın bin bir güzelliğini ve rengini sunan bu bölgeler, yıllardır kayak tatilini yaptığımız Fransa’ya biraz ara verme isteğimiz doğrultusunda kış tatili mevkiimiz oldu.

İstanbul’dan sadece birkaç saatlik rahat bir araba yolculuğu sonucunda Sapanca’da mola vermek istedik. Kendimizi kolayca doğanın içinde bulmak elbette harikaydı. Göl üzerine kurulu, hoş manzaralı Sasa Harmanlık Restoran bu bölgede bir mola için ideal. Ancak Sapanca’nın içinden geçerken ve göl kenarında yürüme hatasına düştüğümde, en son belki 25 yıl önce geldiğim Sapanca’dan çok farklı bir yer buldum. Tüm emlak ofislerinin levhaları Arapça. Bankların üstünde Araplara yönelik ucuza ev satışı ilanları var. Göl kenarı tamamen Dubaililer, Katarlılar vs. ile dolu. Göl üzerinde Saltanat Kayığı ile geziler düzenleniyor. Saltanat Kayığı ile Sapanca Gölü’nün ne alakası var? Ne tarihi ne görsel olarak hiç birbirine oturmayan olgular. Şatafatlı, altın kaplama ve çirkin olarak tasvir edebileceğim bu kayıklara Arap ziyaretçiler belli ki bayılıyor. Hele ki esnaf da bizimle Arapça konuşmaya kalkınca, Sapanca’nın artık elden tamamen gitmiş olduğunu anladık. Esnaf da bize, Araplar buraya dolduğundan beri Türkiye’nin büyük şehirlerinden hiç yerli turist gelmez olduğunu söyledi.

Sapanca Lake, Turkey

Akşam üstü Abant Gölü’ne vardığımızda ise yoğun kar yağışı altında her yer beyaza bürünmüştü. Kaldığımız Büyük Abant Oteli’nin de Arap ve Malezyalıların istilasına uğramış olduğunu görmek de açıkçası rahatsız ediciydi. Abant Gölü ve çevresi hakkında bilgi edinebileceğimiz bir broşür ararken, sadece Arapça yazılı (İngilizceyi bıraktık, Türkçe bile değil) kitapçıkların olduğunu gördük. Sorun Arapların gelmesi değil. Sadece Arapların gelmesi. Bu güzelim yerler neden sadece o ülkelere pazarlanıyor? Dünyanın başka bölgelerinden turist gelsin istenmiyor mu? Otelin yemek salonundaki davranışları Türk turistleri dahi buralardan soğutacak nitelikte. Ekonomik zorlukların yaşandığı dönemlerde seyahat etmek ya da tatile çıkmak elbette bir lüks gibi görülebilir. Ancak işletmelerin sadece bir tip turiste yönelmesini engellemek için Türkiye’nin büyük şehirlerinden yerli turistlerin de buraya gelmesi, otelleri doldurması lazım. Bu da ülkeyi elden kaybetmemek için bir mücadele türüdür.

Lake Abant, Bolu, Turkey

Abant, Bolu, Turkey

Abant under snow, Bolu, Turkey

Abant Gölü’nde kaldığımız gün boyunca gölü net olarak görmek bile oldukça zordu. Ancak bembeyaz karlar altında tabiat parkı tek kelimeyle muhteşem ve huzur vericiydi. Ancak ne yazık ki bu hava durumu Yedigöller’e de araba yolculuğu yapmamıza engel oldu. Artık Yedigöller’i keşfetmek başka bir zamana kaldı. Umarım o zamana kadar doğa hırpalanmaz ve oralarda da tatsız turist görüntüleri olmaz. Abant Gölü çevresinde terkedilmiş birçok köpek gördük. Buz gibi havada dışarıda sahiplerini büyük hüzün içinde arıyor ve bekliyorlardı. Vücutlarını kar sarmış, bembeyaz olmuşlar. Otele sorduğumuzda, misafirlerden arta kalan yemekleri vermediklerini söylediler. İşte böyle acımasız bir yaratık şu insanoğlu.

Horses, Abant under snow, Bolu, Turkey

Stray dog, Abant under snow, Bolu, Turkey

Havanın -9 olduğu, her yerin pamuk beyazına bürünmüş olduğu Bolu Dağları’na arabayla tırmanış kar lastiklerinin üstüne bir de zincir gerektirdi. Ancak imkânsız değildi. Üstelik bozulmamış doğasıyla bir masallar diyarında yolculuk gibiydi. Adım başı bir köyün, bir kayak merkezinin bulunduğu Fransız ve İsviçre Alper’inden farklı bir manzaraydı elbette. Alpler de oldukça güzel ancak Bolu Dağları el değmemiş özelliğiyle de benim çok hoşuma gitti. Umarım bu durum hiç değişmez ve turizm ve inşaat kapanına kurban gitmez.

Kartalkaya, Bolu, Turkey

Şansımıza Kartalkaya ’da kar muhteşemdi. Pistler de bizim seviyemiz için oldukça yeterli. Ancak sabahları fotoğraf çektirmeye çalışanlar oldukça kalabalık yaratabiliyor. Kayak malzemeleri kiralamak Fransa’dan çok daha pahalı bunu belirtmeliyim. Kartalkaya ‘da 2 gün için ödediğimizi, Fransa’da bir hafta için ödüyoruz. Otellerde bir çocuk bakımı, dadı veya kreş sistemi çok faydalı olur. Çay saatinde de kayak ardından salep sunmaları da fena olmazdı hani. Sadece birkaç öneri…

bottom of page