Cuma 19 Aralık 2008
İnanılmaz bir gece uykusuydu. Yıllardır hiç uyumadığım kadar iyi uyudum ve bu gece arasında aslana gürlemeleri, maymun bağrışmaları, yarasa kanat çırpışları, baykuş sesleri vs içinde. İlk başta aslan gürlemelerinden irkilsem de sonradan alıştım ve inanılmaz rahat ve güzel bir uyku uyudum.
Güneş doğarken F. gökyüzündeki kırmızı, sonra pembe sonra sarıya dönen renkleri izlemem için beni uyandırdı. Yatağımızdan seheri tam gözümüzün önünde yatarken izleyebildik. Çok romantikti.
Güneşin doğmasıyla sıcaklık iyice arttı. Hayvan seslerini artık rahatça ayırt edebildiğimi fark ettim. Ve böyle bir şey gerçekten bir müzisyen için cennet. Ben bile hayvanların çıkardığı her türlü sesten ne melodiler ne ritimler çıkardım. İnsanın öğrenebilecekleri hiç bitmiyor. Bu seyahat de bunun göstergesi ve kanıtı. Bu öğlen yine safariye çıktık belki aslanları tekrar görebiliriz diye ama dün akşamki kadar şanslı değildik. Ama bu sefer sürüyle babun gördük.
Ayrıca hortum gibi gözüken toz tünellerinin hayvanlardan dolayı değil kutuplardan dolayı oluştuğunu öğrendim. Bunların ismi Şeytanın Tozu imiş.
Şimdi ekvatora çok yakınız. Hem kuzey kutbu hem güney kutbu güçleri kendine doğru çekiyor ama ekvator bölgesinde iki yana çekilmediği için bu hortuma benzeyen yüksek ve dönerek yer değiştiren toz yığınları oluşuyormuş. Ayrıca bunlar yağmurun habercisi olabilirmiş. Locada çalışan Masailerle biraz daha konuştuk bu sabah. Hepsi inanılmaz güzel, yakışıklı, uzun boylu, zayıf, çok kondisyonlu. Hepsinin cildi pürüzsüz. Erkekler istedikleri sayıda kadınla evlenebilirmiş ama eşleri anne-babalar seçermiş. Çeyiz için erkek ailesi kızın ailesine 8 inek veya 10 000 şeker kamışı verirlermiş. Dinlerine göre vahşi hayvan yemezlermiş ama inek-koyun vs yerlermiş. Sanırım bugünden itibaren locamızın misafirleri artacak. Artık yalnız olmayacağız gibi. Loca sadece bize kalmayacak ne yazık ki. ... Hergün safaride farklı farklı enstantaneler yaşıyoruz. Bugün zürafa, 12 tane devekuşu, janet isimli rakunun minyatürü tipinde bir hayvan, tavşan, yabani domuz ve evini ve her zaman tek eşli kalan eşini bizden tüm cesaretiyle koruyan çok sevimli yavru ceylan büyüklüğünde antilop. Ayrıca yeni sünnet olup erkekliklerini kanıtlamak için aslan avına çıkmış 4–5 erkek Masai genci gördük.
„Termite“ (Türkçesini bilmiyorum) tepeleri inanılmazdı; bazıları 2 metreyi dahi buluyor.
Kraliçeyi korumak için milyonlarca asker bu kumdan tepeleri kolluyorlar.
Cully Bustard isimli güney Sahra’nın en ağır (20 kg) kuşunu bugün yine gördük. Afrika tilkisi ve sırtlana benzeyen ama daha küçük boyutta olan çizgili kurt gördük.
Hatta bu gördüğümüz kurtlardan biri kendi bölgesini imzalamak ve kokusunu bırakmak için gözümüzün önünde bir sıvı salgıladı. 30 000 feet yükseklikte (şahinden daha yüksek) uçan bir kuş tipi gördük. Ama bu safarinin en ilgi çekici yanı hava iyice karardıktan sonra bulduğumuz dünkü aslan, karısı ve karısının başka bir aslandan olan kızıydı. Rehberler bu kızın dün aslana kur yapan dişi olabileceğini düşündüler. Öyle ise bu aslan, eşine sadık bir aslan galiba! Biz aslanların sessizlikte uyuklamalarını izlerken bir anda büyük bir bufalı sürüşünün aslanlara doğru yaklaştığını gecede parlayan gözlerinden fark ettik. Aslanlar da bufaloları fark etti ve normalde dişinin görevi olmasına rağmen, erkek aslan bufalılara saldırdı. Ancak bufalolar birbirlerini çok kollayan hayvanlarmış. Bufalolar bu sefer aslanlara doğru koştular ve aslanı kaçırttılar. Sonra dişi aslan ayaklandı ve erkek aslanla bufaloların peşinden bayağı bir koşmaya başladılar. Biz de jeeple onları takip ettik. Aslanın sağ ayağı yaralı olduğu için dişinin arkasından daha yavaş geliyordu ama sonuçta hiçbir bufaloyu yakalayamadılar.
Böyle bir avı görebildiğimiz için gerçekten çok şanslıyız. Gerçi bir nevi günlerdir aç oldukları belli olan aslanların yemek avlayamamalarına üzüldüm. Erkek aslanın avda karısına yardım etmesi de çok hoştu. Masai Mara çok turistik, ticari ve kalabalıkmış ama Shampole hiç öyle değil. Vahşi doğanın içinde F., ben ve iki rehberimiz tamamen yapayalnızdık. Bu bulunmaz bir fırsattı gerçekten. Bu arada unutmadan yazayım. Swahili dilinde „çok teşekkürler“ „Aşanti San“, „rica ederim“ ve „hoş geldiniz“ „kapule.“ Masai dilinde „teşekkürler“ „aşe kole“ imiş. F. bugünkü safaride çok güzel bir laf etti. Fantezi dünyasında saklambaç oynamak gibi dedi. Çok doğru. Nereye gitsek bir çalının veya ağacın arkasında ya da açık alanda normalde sadece hayvanat bahçesinde görebileceğimiz egzotik hayvanları arıyoruz ve nitekim buluyoruz.
Bir de yazmayı unuttum – Guinea Fowl isimli tavuğa benzer bir hayvan gördük. Tavuktan farkları vücut şekillerinin hindiye benzer (daha küçük olsa da), başlarının ve vücutlarının siyah ve gri tüylerden oluşması.